Kategoriler

2 Kasım 2013 Cumartesi

Kore Toplumu, Kültürü, Siyaseti


Geçtiğimiz günlerde, Hankuk University of Foreign Studies (HUFS) Türkoloji bölümünde misafir öğretim elemanı olarak Seul'de yaşamış ve çalışmış Prof.Dr. Selçuk Çolakoğlu ve eşi Yrd.Doç.Dr. Bengü Emine Çolakoğlu'nun kaleme aldığı Kore Toplumu, Kültürü, Siyaseti adlı kitabı bir oturuşta bitirdim. Okurken bazen Kore'de tanık olup anlamlandıramadığım birçok şeyin cevabını buldum, bazen de kendi gözlemlerimin isabetli olduğunu görüp mutlu oldum. Kore'yle ilgili kaynak arayıp da bulamayanlara, ülkeye Türk perspektifinden bakmak isteyenlere kitabı tavsiye ederim. Kitapta bana ilginç gelen bazı noktaları sizinle de paylaşmak istedim. Değinmek istediğim çok şey olduğundan yazıyı birkaç parçaya böleceğim.



Kore'de en nefret edilen mevsim: bahar
-Maske trendi: Kore'deki maske modası aslında bir zorunluluktan doğmuş. Özellikle bahar aylarında Çin ve Moğolistan'daki Gobi çölünden gelen sarı rüzgar, ülkeyi duman altında bırakarak asit yağmurlarına neden oluyormuş. Bundan dolayı bu dönemde insanlar, sarı rüzgarla birlikte gelen tozdan ve muhtemel hastalıklardan korumak için maske takıyormuş.

- Arabaların sağdan, trenlerin soldan gitmesi: Tren yolları Japon sömürge döneminde yapıldığı için Japonya'daki gibi soldan gidiyormuş. Ancak II. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Amerikan nüfuzuyla Amerikalılar, tüm yolların altyapılarını kendilerininki gibi sağdan gitme sistemine göre kurmuşlar.

Japon da olsa sevilir bu ağaçlar arkadaş
- Kiraz ağaçları: Tren yolları dışında Japonlardan miras kalan başka bir şey de kiraz ağaçları. Bazı Koreliler Japon sömürge dönemini hatırlattığı için bu güzelim ağaçları sevmiyormuş.

- Amerikan ilişkileri: Biz her ne kadar Güney Korelilerin Amerika aşkıyla yanıp tutuştuğunu düşünsek de meğer gerçek pek de öyle değilmiş. Toplumsal gösterilerde en çok hedef alınan ülke Japonya'dan sonra ABD oluyormuş.

- Kadının yeri: Kuzey Kore'de kadına Güney'dekinden daha çok değer veriliyormuş. Türkiye'nin aksine Kore'de, yemek sektöründe ve kuaförde çalışanların çoğu kadınmış.



- Ailelerde para işlerine kadınların bakması: Erkekler maaşlarını alır almaz eşlerine veriyorlarmış. Tam maaşını öğrenmek için kocalarının iş yerlerini arayan kadınlar bile varmış. Bu yüzden birçok kurum eşler arasına girmemek için maaşları bankaya yatırmaya başlamış. İşin daha da garibi, Koreli erkeklerin bu işten oldukça memnun olması çünkü böylelikle tüm sorumluluktan kurtuluyor ve yemeklerdeki etin azlığından, kendilerine yeterince kıyafet alınmamasından rahatça şikayet edebiliyorlarmış. İlginç toplum bunlar vesselam.

- Kuzey-Güney dil farkı: Kuzey Kore yabancı etkisine karşı olduğu için dışarıdan yeni kelimeler almadığı gibi mevcut olan Çince kelimeleri de büyük oranda dilden atmış. Güney Kore ise, Korece'deki Çince kelimeleri koruduğu gibi İngilizce'den de birçok kelime almış. Bu nedenle elli yıl önce aynı dili konuşan bu iki ülke, şimdi birbirlerini zar zor anlıyormuş. Hatta Kuzey'den 20-30 yıl önce kaçanlar, yeni gelenlerin Korece'sini çok iyi anlayamıyormuş.


Panmunjom sınır köyünden bir kare
- Doğu Denizi'ndeki dikenli teller: Güney Kore'nin doğu sahilleri, muhtemel denizaltı sızmalarını engellemek için Kuzey Kore sınırından itibaren güneydeki Pohang'a kadar tel örgüyle çevriliymiş. Gece vakti tüm sahil şeridi askeri bölge haline geliyormuş. Kazara gece vakti sahile inerseniz Kuzeyli ajan olduğunuz şüphesiyle vurulmanız işten bile değilmiş.

- Güney Kore'nin kuzeyi vs güneyi: Eskiden merkezi hükümetle anlaşamayan ve yönetime göre daha muhafazakar olan bürokratlar ülkenin güneyine sürülürmüş. Bu insanlar da görüşlerini okullar açarak o bölgelerde yaymışlar. Sonuç olarak, ülkenin güney kısmında geleneksel Kore adetleri daha çok yer edinmiş.
Genel seçimlerden birkaç gün önce Seul sokakları, Nisan 2012


- Seçimler: Türkiye'nin aksine seçimlerde partiler değil adaylar ön plana çıkıyormuş. Yoğun bir bölgeciliğin hakim olduğu ülkenin güneydoğu vilayeti Gyeongsang-do sadece ana muhalefet partisini, güneybatıdaki Jeolla-do ise sadece iktidar partisini desteklermiş. Bu bölgecilik tutumunun kökleri ta krallık dönemine kadar uzanıyormuş. Ama asıl 1980'deki Gwangju olayları, Gyeongsan-do ile Jeolla-do arasındaki bölgeciliğin kan davasına dönüşmesine yol açmış. 18 Mayıs 1980'de Kore'nin güneybatısındaki Gwangju şehrinde başlayan ve 27 Mayıs'a kadar süren hükümet karşıtı halk ayaklanması, o zamanki askeri rejim tarafından kanlı bir şekilde bastırılmış ve 200'den fazla sivil hayatını kaybetmiş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder