Cheonggyechon'daki aşk böcükleri |
Namsan Hanok Village |
Bir gün yobom Donghae'yle KTO'dayız... |
Seul'deki ilk günümüz! Sabahın köründe uyanıp oldukça heyecanlı ve şaşkın bir şekilde 18 günlük maratonumuza start veriyoruz. Uçakta uyumama stratejimizin işe yaradığını ve jetlag yaşamadan sapasağlam uyuyup uyandığımızı söylemeden geçemeyeceğim. Yapılacaklar listesinde en ön sırada paralarımızı bozdurmak ve KTO'dan (Korea Tourism Organization) harita, broşür falan almak var. Aklınızda bulunsun bankada, özellikle de Woori (우리은행) gibi devlet bankalarında para bozdurmak en hesaplısıymış. Önemli bir tavsiye: Paraları bozdurmadan önce pariteye bakın, ne kadar alacağınızı hesaplayın ve size verilen parayı dikkatlice sayın çünkü bunları yapmasaydım resmen 700 dolar kazıklanıyordum. Yanlış anlaşılmasın, banka memurunun kötü niyetinden değil tamamen dikkatsizliğinden. Cepte wonlar, kafalar rahat, Namsangol Hanok Village'a (남산골한옥마을) gittik ve Joseon döneminin orijinal atmosferi korunarak restore edilmiş geleneksel evlerden oluşan bu mahalleyi yüzlerce Koreli çocukla gezdik. Meğer bu tarihler okul gezisi haftasıymış, her yer tıklım tıklım çocuk dolu.
Haritamızı da aldıktan sonra vakit kaybetmeden Kral Sejong'un devasa heykelinin bulunduğu Sejong-ro'dan (세종로) geçerek Gyeongbokgung'a (경복궁) vardık. Joseon hükümdarlığı zamanda inşa edilen Beş Büyük Saray'ın en büyüğü olan saray, 1395 tarihli.
Neyse efendim, gezimiz aç ve susuz olarak birçok Joseon prensinin favori sarayı Changdeokgung (창덕궁) ve bahçesi Huwon'da (후원) devam ediyor. Yine Beş Büyük Saraylardan biri olan sarayın bahçesini görünce "Yaşasııııın hemencecik gezip çıkarız." diye göbek atarken alanı ancak turla gezebileceğimizi öğrenip yıkıldık. Açlık ve susuzluktan buraları nasıl gezdik hatırlamıyorum bile. Bir saatlik turun sonlarına doğru "isyaaaaan" diye ağlıyordum.
Mutlu sona beş dakika uzaklıktaki Insadong-gil'de (인사동길) yediğimiz bulgogiyle ulaştık <3 E madem o kadar yürüdük, ayaklarımız ağrıdı, açlıktan ve susuzluktan öldük, sıcaktan eridik bittik, o zaman ödül olarak bir alışveriş paklar bizi dedik ve Insadong'u keşfe çıktık. Burası tam bir alışveriş cenneti. Daha ilk günden kendimizi Kore'nin güzide kozmetik markaları Missha ve Etude House'ta kaybettik. Ama n'apalım, maskeleri çok güzeldi ^^ Geleneksel Kore resimleri, sedef aynalar derken bir servet bıraksak da vicdanımız rahat, alnımız ak, gururluyuz. Insadong Market'te görülen aşk yolu ve ordan kıkırdayarak geçen çiftler yüzünden depresyona girdiysek de bunun daha başlangıç olduğunu anlamamız için Namsan Kulesi'ne (N서울타워) çıkmamız yetti.
Gyeongbokgung'daki asker töreni |
Gyeongbokgung |
Gyeongbokgung |
Huwon'daki saklı cennet |
Neyse efendim, gezimiz aç ve susuz olarak birçok Joseon prensinin favori sarayı Changdeokgung (창덕궁) ve bahçesi Huwon'da (후원) devam ediyor. Yine Beş Büyük Saraylardan biri olan sarayın bahçesini görünce "Yaşasııııın hemencecik gezip çıkarız." diye göbek atarken alanı ancak turla gezebileceğimizi öğrenip yıkıldık. Açlık ve susuzluktan buraları nasıl gezdik hatırlamıyorum bile. Bir saatlik turun sonlarına doğru "isyaaaaan" diye ağlıyordum.
Merhaba bulgogi <3 |
Insadong Market |
Meşhur Namsan Kulesi |
Birçok dizide, filmde geçen Namsan Kulesi, Seul'ün sembollerinden ve turistlerin ilk duraklarından. Bir Boys Over Flowers izleyicisi bu kuleyi görmezse ayıp eder zaten. Şansımıza üst katta çekim vardı, çıkamadık. Her yerde dilek dileyip ağaçlara kilit takan çiftler ve double date yapanlar sonucu romantizm komasına girerek derin bir sessizlik içinde hostelimizin yolunu tuttuk. Marketten aldığımız abur cuburla Namsan Tower manzaralı terasımıza çıktık ve efkardan yedik de yedik. İşte o gün ant içtik: Sizi yeneceğiz Koreli kızlar! Hwaiting Double G!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder